Gün Batımında ATV Sürmenin Farkı
Kapadokya’da gün batımının da atv turuna katılıp bu heyecanı yaşamak çok farklı bir deneyim oldu. lk gazı verdiğim anda toz havaya kalktı, vadinin sessizliği motor sesiyle bölündü ve birkaç dakika sonra kendimi peribacalarının arasında, sanki başka bir gezegendeymişim gibi hissettim. Güneş yavaş yavaş batarken, Kapadokya’nın rengi kızıl renklere dönmeye başladı. O an anladım ki bu tur, sadece bir aktivite değil; yaşanan bir anı.
Atv ile ilerlerken Aşk Vadisi’nin içinden geçtik. Güneş tam karşıdan vuruyordu ve kayalar altın rengine dönmüştü. Durdurup motoru kapattığımızda, rüzgârın sesi ve uzaklardan gelen kuş sesleri dışında hiçbir şey yoktu. Fotoğraf çektim ama dürüst olayım; o manzarayı hiçbir kare tam olarak anlatamıyor.
Gün Batımında Atv Sürmenin Farkı
Daha önce Kapadokya’da jeep safari yapmıştım. Manzaralar güzeldi ama camın arkasındaydım. At turu ise çok daha sakin ve romantikti; doğayla uyumlu ama temposu düşük bir tur olmuştu.
Atv turu ise tam ortası. Hem özgürsün hem kontrol sende. Güneş batarken gaz verip vadinin içinden geçmek, sonra bir tepeye çıkıp manzaraya karşı durmak… İşte bu his, diğer turlardan çok daha farklı.
Rehber bizi Kızılvadi tarafına yönlendirdiğinde, gökyüzü turuncudan mora dönmeye başlamıştı. Güneş ufukta kaybolurken motoru durdurduk. O an herkes sustu. Kimse konuşmadı çünkü gerçekten konuşacak bir şey yoktu.
Atv Turu Esnasında Hissettiklerim
Gün batımı ilerledikçe hava serinledi. Toz kokusu, toprak ve rüzgâr… Kapadokya’yı ilk kez bu kadar canlı hissettim. Atv kullanmak, burayı “gezmekten” çok “içinde olmak” gibi. Her virajda başka bir manzara, başka bir renk.
Dönüş yolunda karanlık yavaş yavaş çökerken, farların ışığında vadiden çıkmak bile başlı başına bir deneyimdi. O an şunu düşündüm:
“Bu turu yapmasaydım, Kapadokya’yı eksik yaşamış olurdum.”
